Zühtü Arslan: “Türkiye, Avrupa Konseyi Kurucu Üyesi Olarak Anayasada Yer Alan Temel Değerlere Bağlıdır”
Anayasa Mahkemesi Başkanı Zühtü Arslan, Venedik Komisyonu 133. Genel Kurulu’nda; “Anayasa Mahkemesi’nin tüm kararlarında bireysel başvuru sisteminin Avrupa Konseyi nezdinde iyi uygulama örneklerinden biri olarak devam etmesi için çaba sarf ettiğini belirtmek isterim. başvuru sisteminin Avrupa Konseyi’nin demokrasi, insan hakları ve hukukun üstünlüğü şeklindeki temel yapısının temelini oluşturduğunu belirterek, “Avrupa Konseyi’nin kurucu üyesi olan Türkiye, yerleşik bu temel maliyetlerle sıkı sıkıya bağlıdır. anayasada. Türkiye Anayasa Mahkemesi bu anayasal bedelleri kararlılıkla korumaya devam edecektir.”
Anayasa Mahkemesi Başkanı Zühtü Arslan, Venedik Komisyonu’nun bugün Scuola Grande di San Giovanni Evangelista’da düzenlenen 133. Genel Kurulu’na katıldı. Anayasa Mahkemesi’nden yapılan açıklamaya göre Arslan, konuşmasında şunları söyledi:
“ANAYASAL MAHKEMESİ HUKUKİ ZARARLARA KARŞI BİRÇOK İHLAL KARARI ALMIŞTIR”
“2010 anayasa değişikliği ile bireysel başvuru sistemine geçilmesi, Türkiye’de anayasa yargısı alanında bir dönüm noktası olmuştur. Venedik Komisyonu’nun ‘Anayasa Yargısına Bireysel Erişim Çalışması’nda da vurgulandığı üzere, anayasa şikâyetlerinin temel işlevi, Kişilerin Anayasa ile güvence altına alınan haklarını korumaktır.
Nitekim, Anayasa Mahkemesi, anayasa şikâyeti ile, toplumsal ve siyasi çıkarların üzerinde bireysel hak ve özgürlüklerin korunmasına makul bir öncelik tanıyan, hak temelli bir yaklaşım benimseme fırsatı bulmuştur. Özgürlüğün asli, sınırlamanın istisna olduğu varsayımına dayanan hak temelli yaklaşıma göre, Anayasa’nın hak ve özgürlükler lehine yorumlanması gerekir. Hak temelli bir yaklaşım benimseyen Anayasa Mahkemesi, toplumun farklı kesimlerinin hukuki sorunlarını analiz eden çok sayıda ihlal kararı vermiştir. Bunların arasında internete erişimin engellenmesi, kadınların evlenmeden önce soyadı kullanmalarının yasaklanması, başörtüsü yasağı, milletvekillerinin tutuklanması, gazetecilerin hapsedilmesi gibi sorunlarla ilgili kararlar var.
Anayasa Mahkemesi içtihatları, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) içtihatlarına uygun olarak anayasal hakların korunmasına yönelik standartlar belirlemiştir. Anayasa’nın 148. maddesi açıkça Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’ne atıfta bulunduğundan, Anayasa Mahkemesi anayasa şikayetleri hakkında karar verirken Strasbourg Mahkemesi içtihatlarını dikkate almaktadır. Anayasa Mahkemesi, Venedik Komisyonu’nun bazı anayasal konulara ilişkin rapor ve görüşlerini de dikkate almaktadır. Bu nedenle, Venedik Komisyonu’nun Mahkeme içtihadına önemli bir katkı yaptığını söylemek yerinde olacaktır.
Karşılaşılan tüm zorluklara rağmen şunu belirtmeliyim ki, edindiğimiz bu on yıllık deneyim, Anayasa Mahkemesine bireysel başvurunun, Strasbourg Mahkemesine başvurulmadan önce tüketilmesi gereken etkili bir hukuk yolu olduğunu ortaya koymaktadır. Bu bağlamda Anayasa Mahkemesi, anayasa şikayeti sistemini uygulayarak iki temel amaca ulaşmıştır. Birinci amaç, bireysel hak ve özgürlüklerin korunması ve geliştirilmesi için standartların yükseltilmesiydi. İkinci ve pratik amaç ise Türkiye aleyhine AİHM nezdinde açılacak davaların ve verilecek ihlal kararlarının sayısını azaltmaktı.
“Mahkemede bekleyen 100 bine yakın dosya var”
Öte yandan, kişisel başvuru sisteminin etkili ve başarılı bir hukuk yolu olarak işlemeye devam etmesini sağlamaya çalışırken çeşitli zorluklarla karşılaştık. Bu güçlüklerden en değerlisi Mahkeme’nin karşı karşıya olduğu ağır iş yüküdür ve söz konusu iş yükü Mahkeme’nin kapasitesini aşacak boyuta ulaşmıştır. Sürecin en başından beri kıyaslanamaz bir iş yükü sorunumuz var. Şu anda prestijiyle Mahkeme önünde bekleyen 100 bine yakın evrak var. Bu iş yükünün ne kadar ağır olduğu, AİHM’nin karşı karşıya olduğu iş yükü ile kıyaslandığında daha iyi anlaşılmaktadır. Şu anda AİHM’de 47 ülkeden toplam 75 bin bekleyen başvuru var. Bu iş yükü sorununu çözmek için Anayasa Mahkemesi etkili iki yöntem uygulamaya başlamıştır. İlk olarak, Mahkeme, kabul edilemez başvuruları filtrelemek için çok etkili bir sistem kurmuştur. İkinci olarak, Mahkeme, AİHM uygulamasına uygun olarak, kitlesel ve tekrarlanan ihlallere yol açan sistematik ve yapısal sorunlar içeren başvurular için ‘pilot karar usulü’ uygulamıştır.
Pilot kararlardan çarpıcı bir örnek vermek istiyorum. Söz konusu dava, derdest başvuruların yarısından fazlasının konusunu oluşturan uzun yargılamalara ilişkindir. Söz konusu davada Mahkeme, başvuranın kişisel başvuruda bulunmadan önceki yargılamanın uzunluğu için idari veya adlandırılmış bir hukuk yolu bulunmadığı için ihlal olduğuna karar vermiştir. Mahkeme, bekleyen benzer başvuruların incelenmesini ertelerken, yasama organını da 4 ay içinde bir hukuk yolu oluşturmaya davet etti.
“MAHKEME, KARARINDA VENEDİK KOMİSYONUNUN GÖRÜŞLERİNİ ESAS ALMIŞTIR”
Mahkeme bir başka pilot kararında, ilgili internet sayfalarına erişimin engellenmesi nedeniyle başvuranların ifade ve basın özgürlüğünün ihlal edildiğine karar vermiştir. Mahkeme, kararında (§ 71 ve §§ 135-136), Venedik Komisyonu’nun ‘İnternet Yasası’ hakkındaki görüşünü ve Türk Ceza Kanunu’nun makul meselelerine ilişkin görüşünü dikkate almıştır. Yakın tarihli bir kararda Mahkeme, ifade özgürlüğüne ilişkin bekleyen çok sayıda başvurunun konusu olan karmaşık karar beyanının ertelenmesi (HAGB) konusunu ele almıştır. HAGB prosedürünü tüm taraflarıyla birlikte değerlendiren Mahkeme, ilgili davada hem ifade özgürlüğü hem de toplantı ve gösteri yürüyüşü yapma hakkının ihlal edildiğine karar verdi. Bu konuda temyiz sürecinin etkisizliğine değinen AYM, ‘HAGB’ uygulamasına ilişkin mevzuatın her zaman Anayasa ile güvence altına alınan temel hak ve özgürlüklerin ihlaline yol açan yapısal sorunlar içerdiğine karar verdi.
İlgili kararda Mahkeme, Venedik Komisyonu’nun bazı konulardaki görüşünün 31. paragrafına özel olarak atıfta bulunarak, ‘yüksek mahkemelerin rehberliğinin, alt mahkemeler için insan hakları standartlarının yargılamalarında yorumlanması ve uygulanmasında çok önemli olduğunu’ vurgulamıştır. Türk Ceza Kanunu hükümleri.
“TÜRKİYE, ANAYASA’DA YER ALAN BU TEMEL DEĞERLERE GÜÇLÜ BİR ŞEKİLDE UYUMLUDUR”
Sözlerimi bitirmeden önce, Anayasa Mahkemesi’nin bu kararlar da dahil olmak üzere tüm kararlarında bireysel başvuru sisteminin Avrupa Konseyi bünyesinde en iyi uygulamalardan biri olarak devam etmesi için çaba sarf ettiğini belirtmek isterim. Bireysel başvuru sisteminin başarısının, Avrupa Konseyi’nin demokrasi, insan hakları ve hukukun üstünlüğü şeklindeki temel yapı taşlarının korunması açısından son derece değerli olduğu açıktır. Avrupa Konseyi’nin kurucu üyesi olan Türkiye, Anayasa’da yer alan bu temel değerlere sıkı sıkıya bağlıdır. Türk Anayasa Mahkemesi, bu anayasal maliyetleri karşılamaya kararlılıkla devam edecektir.”